Aklımda akıl almaz
hayaller vardı. Dünyanın her yerine gidecek gücüm şimdilik yoktu belki ama
istediğim yerlerde, arkama bakmadan çıkılan yollarda olmalıydım.
Acılardan,
ayrılıklardan, saçma sapan kavgalardan bıkmıştım. Yüreğimin götürdüğü yere
değil, kendimi de yanıma alıp ayağımın götürdüğü yerlere gitmeliydim. Hayatın
peşinden sürüklenmek istiyordum.
Hayallerimi anlatmak
anlamsızdı. Çünkü herkesin söyleyecek bir sözü, yargılayacak bir tavrı mutlaka
vardı.
Bunu fark ettiğimden
beri kendime anlatmaya başlamıştım her şeyi. Kafamda istediğim şeyleri kurgular
ve bir tiyatro sahnesindeymişçesine, elimde kahvem, tiradımı tekrar eder
dururdum.
İnsanlara bir şeyleri anlatma
isteği çok zaman önce tükenmişti bende. Uzunca bir tahta kapıdan girip, kendime
doğru koşuyordum artık.
Uzaklaşmak beni bir
parça korkutsa da günden güne güç veriyordu.
Birilerine bir şeylerin
açıklamasını yapmamak, kararlar verip o doğrultuda yürümek. İşte bu, buydu belki
de büyümek.
Onaylanmayı beklemeden,
"Kim ne der?" diye düşünmeden, kendi ayaklarımın üzerinde duracağımı
bilmek mutlu ediyordu beni.
İlişki yaşamak zaman
zaman sadece film izlerken eksikliğini hissettiğim fakat çabucak bertaraf ettiğim
bir histi artık.
Ben her yerde
olmalıydım. Hayatın aktığı her yerde. Çılgınların arkasından sürüklenmeli,
şairlerin şiirlerini dinlemeli, alkole düşmeli, üretmeli ve hiç durmadan
üretmeye devam etmeliydim.
Aidiyet bana göre
değildi. Ait olmak, birine kendimi adamak ve sonra dağılmak işte bu artık bana
çok uzaktı.
Boşluklar içinde geçen
onca dolu yıldan sonra, önemli olanın 'Ben' olduğumu anladıktan sonra yola
koyulmaya karar verdim.
Okumam gereken
milyonlarca kitap, gitmem gereken onlarca şehir, görmem gereken yüzlerce yer ve
tanışmam geren bir sürü insan vardı.
Zaman durmuyordu.
Avuçlarım arasından kayıp giderken yapabileceğim tek şey, yaşamaktı.
Bu yüzden toplumun
çizdiği sözde düzen safsatasının dışına çıkıp yaşamaya karar verdim.
Eski, kapaklı, deriden
yapılmış bir bavulum vardı.
Bir kaç paket sigara,
bir kutu nescafe, üç beş giyecek eşya, ve kedim Jack'i de yanıma alarak hiç
bilmediğim bir yola çıkacaktım.
Korkmuyordum. Korkarak
yaşamak bana yıllarımı kaybettirmişti. Ve artık kaybedecek bir şeyim yoktu.
Aksine bulacak çok şeyim vardı.
Ve bir sigara yakıp yola
koyulmak için güç topladım.
Müziğin sesini sonuna kadar açtım ve gelecek günlerin bana ne getireceğini bilmeden yaşamaya başladım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder